okuyunca gözleriniz

Kafkaslı

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
3 Nis 2016
Mesajlar
2,911
Tepkime puanı
3,669
Puanları
23
"
OKUYUNCA GÖZLERİNİZ DOLACAK

Bir bayram arefesinde, dul bir kadın yanında babadan yetim kalmış çocuğu ile zengin bir Hacı İbrahim’in dükkanına girer:
-”Bildiğiniz gibi bu çocuğun babası savaşta şehid düştü. Yarın da bayram. Evde yiyeceğimiz olmadığı gibi çocuğun giyeceği de yok. Allah rızâsı için biraz yardım...” diye utana sıkıla dilenir.
Hacı Efendi fakir kadına yardım etmediği gibi hiddetli bir sesle:
-”Bıktım sizden… Sizin için mi çalışıyorum. Defol şuradan.” diye kadını azarlar. Hacının bu çıkışı üzerine kadının gözleri dolar. Ağlayarak dükkandan çıkar.
Hacının karşısında aynı mağazadan bir dükkanın sahibi olan Abraham isimli yahudi, o fakirin ızdırabını anladı. Kadının ve çocuğunun ağlamalarına dayanamadı. Gönlü buz gibi eridi, inceldi. İnsanî duygularla kadına yaklaştı:
-”Nedir hanım, hacı efendi niçin bağırdı?” diye sordu. İmanlı ve şuurlu fakir kadın, Yahudiye hacıyı şikâyet etmek yerine:
-”O benim büyüğümdür. Döver de, kovar da, sana ne oluyor?” diye cevap verdi.
Bir bayram arefesinde bir annenin ve çocuğunun yokluktan ağlayışına dayanamayan yahudi Abraham yine ısrar etti:
-”Bacım ben de insanım, rahmetli kocanı tanırdım. İyi bir insandı. Bana çok faydaları dokunmuştu. Dükkanıma gel istediğini al. Benden aldıklarını sadaka değil rahmetli kocanın bana olan iyiliklerinin yerine kabul et” gibisinden sözler ederek kadını ve yetim çocuğu dükkanına gelmeye ikna etti.
Yahudi Abraham dul kadına ve yetim çocuğuna en güzel ve en pahalı bayramlıklar verdi. Kadının çocuğunu giydirdi, kuşandırdı. Az önce Hacı Efendinin dükkanında üzülen ve dünya başına dar gelen fakir kadın ve yetim çocuğunun içine yaşama sevinci girdi. Yüzlerine pembe pembe güller açıldı. Yahudi Abraham’ın dükkanından çıkarken kadın candan ve gönülden dua etti:
-”Allah sana iman nasip etsin. Sen bizi bu dar günümüzde ve mübarek bayram arefesinde giydirdiğin gibi Cenab-ı Allah da sana cennette köşkler versin, sana cennet elbiselerini giydirsin.”Masum çocuk da annesinin duasına “Âmin” dedi. Dul ve yetimi dükkanında kovan Hacı İbrahim efendi, o gece bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve kendisi cennete girmişti. Cennette gezerken gayet güzel, gözleri kamaştıran bir köşk gördü. Baktı ki köşkün kapısında kendisinin ismi yazılı idi. “Demek ki burası bana ait” diyerek köşkün kapısından içeri girmek istedi. Fakat kapıda bekçi melekler:
-”Giremezsin” dediler.
-”Bu köşk benim değil mi?”
-”Düne kadar senindi ama, maalesef dün senden alınıp başkasına devredildi….”
Hacı neye uğradığını anlayamadı. O telaş ve heyecan içerisinde uyandı.
“Dün çocuklara iyilik etmemekle hata ettim” diye düşündü. Sabah olunca doğru Yahudi Abraham efendinin dükkanına gitti.
-”Abraham efendi dünkü, dul kadın ve yetim çocuğa kaç altın değerinde elbise verdin?” diye sordu.Yahudi:
-”On altın değerinde”
-”Al sana onun iki katı”
-”Hayır olmaz”
-”On katını vereyim.”
-”Olmaz.“
-”Yüz katını vereyim, iki yüz katını vereyim. Sen altın ve gümüşü seven bir kişisin iste bin katını vereyim….”
Abraham Efendi tebessüm eder:
-”Olmaz hacı Efendi olmaz. O köşk yüz altın bin altın ile satın alınmaz. O senin gördüğün rüyayı ben de gördüm... Cennete girebilmek için işte müslüman oluyorum:
“Eşhedü en lâ ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûluh”
Sen Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmak ve Cennete girip ebedî saadete kavuşmak istiyorsan eskiden olduğu gibi ihlas ile Allah’a ibâdet et ve kapına gelen fakir, dul ve yetimleri azarlama, boş çevirme, insanlara iyilik yapmaya bak” dedi.
 

BulursamKader25

Yaptigim Yorumlar; Resmi Kazilar İcin Gecerlidir.
Katılım
27 Ocak 2016
Mesajlar
6,666
Tepkime puanı
9,204
Puanları
24
Zariyat Suresi 55-56nci ayet:
Allah cc Hidayeti isteyen herkese ve diledigine verir.

Paylasimin icin sagolasin Kiymetli agabeyim.
Devamini bekleriz insallah.
 

Şirvan

Operatör
Katılım
6 Şub 2016
Mesajlar
1,569
Tepkime puanı
14
Puanları
7
Yaş
54
Konum
Adana
Az çok demeden allah için yardım etmek lazim.
 

Mirkut

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
18 Nis 2017
Mesajlar
2,283
Tepkime puanı
1,456
Puanları
20
Yuregine saglik hocam, ALLAH teala zulcelalsizden razi olsun.
 

murattırosso

Hakimiyet ALLAH 'cc'dır.
Süper Moderatör
Katılım
8 Mar 2013
Mesajlar
1,056
Tepkime puanı
1,111
Puanları
17
Sağolasın usdam.
 

meraklıyız

Yeni Üye
Katılım
9 May 2017
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Allah razı olsun usta iyiliği denize at balık bilmese bile halık bilir derler ya öyle bir kıssa olmuş.
 

Hezarfen

Yeni Üye
Katılım
8 Haz 2017
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kafkaslı abicim tabikide yardım edeceğiz ama bire bir direk o insanların yaşadığı yere giderek yaşam alanlarına bakarak yardım etmemiz gerekir bence
 

Kafkaslı

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
3 Nis 2016
Mesajlar
2,911
Tepkime puanı
3,669
Puanları
23
Yaşlı bir baba...
Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş...
Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş.
Babasının isteğini fark eden oğlu,
almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş...
Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş...
Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış...
Lokantadaki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş...
Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış.
Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış...
Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış...
Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde...
Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için...
Yemek parasını ödeyip çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:
– Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı?
Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:
– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!
Yaşlı amca:
– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!
Şaşkınlık içinde:
– Ne bırakmışım ki amca?!
– Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!...
Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona...
Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu...
Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:
– Baba! Şunu istiyorum.
– Baba! Bana şunu al.
– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.
– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.
– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.
– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?
– Baba!...
– Baba!...
Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:
– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!...
– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır...
Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk...
Ama belki de hiç sormadık ona:
– Baba! Senin benden bir isteğin var mı?
Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, "Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?" diye.
İlk başta "Her ikisini." desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, "Annemi." diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu.
Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu...
Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın
 
Üst