Merhabalar Arkadaşlar ,
Bu bilgiler okuduğum güzel bir kitaptan alıntıdır. Tamamen benim el yazımdır..
DEFİNELERİN ZEKATI
İslam'ın '' Fıkıh literatüründe ''Kenz'' olarak nitelendirilen , gömülü bulunduğu yerden çıkarılan ve sahibi bilinmeyen altın , gümüş , paralar , silahlar , aletler , ev eşyaları vb. mal ve eşyaya verilen isim ... İslam fıkhına göre defineler üçer ayrılır:
1. İslami Defineler: Üzerinde İslami işaret bulunan , Müslümanlara ait olduğu işaret ve simgeleriyle kesin olan para ve eşyalar.
2. Cahilliye Devri Defineleri : İslam öncesi ya da İslam dışı milletlere ait simgeler ve tanrı , hükümdar resmi taşıyan para ve eşyalar.
3. Müştebah Defineler : Üzerinde belirleyici bir işaret veya simgesi , nakşı , baskısı karışık olduğundan hangi din mensubuna ait olduğu anlaşılmayan para ve eşyalar.
Hukuk ekollerinin ortak görüşüne göre ; İslam öncesin dönemden kalan defineler kural olarak beşte bir (Humus) oranında vergiye tabidir. (Altın,gümüş,bakır,silah,elbise vb. eşya içindir.) Definenin bulunduğu arazinin ev , bahçe , tarla gibi sahipli (mülk) veya dağ ve sahra gibi sahipsiz (mubah) arazi olması , hukukçuların çoğuna göre devletin vergi hakkını etkilemez. Beşte biri vergi olarak verildiği taktirde , beşte dördünün bulana ait olacağında hemen hemen görüş birliği vardır.
Müslümanlar tarafından gömülen para ve kıymetli eşya bulunmuş mal hükmündedir. Mülkiyeti , bulana veya o malın bulunduğu arazinin sahibine ait olmaz. Zaman aşımı mal sahibinin mülkiyet hakkını ortadan kaldırmadığı için bulanın o malı ortaya çıkarsa asıl sahibine iade etmesi gerekir. Bir yıl asıl sahibinin ortaya çıkmaması durumunda ise defineyi bulan onu hakime teslim eder veya fakirlere sadaka olarak dağıtır , fakirse kendisi harcayabilir.
Bizim gözlemlerimizde kaçak veya tesadüf elde edilen definelerle ilgili olarak , onu bulan kişiler 1/5 oranında ''Zekat'' dağıtma inancını taşımaktadırlar. Halbuki zekat kelimesinin define buluntuları için kullanılması tamamen yanlıştır.
Bizde burada olabilecek en sağlam İslamı kaynaklardan konuyla ilgili olarak dinimizin bakış açısını ortaya koymaya çalıştık . Yürürlükteki kanunların konuya ilişkin uygulaması ise takdir edileceği üzere buradaki mevzunun dışındadır.
Defineciyi zekat adı altında bulduğu paranın bir kısmını dağıtmaya sebep , o paradan hayır görememe endişesidir . Konuştuğumuz çok sayıdaki definecinin bu konuda cidden çok hassas olduğunu gözlemledik. Beşte bir oranında bir miktarı onların ifadesiyle zekat olarak dağıtmak bir gelenek halindedir. Bunun dağıtımını da ( ortaklar arasında ) karşılıklı olarak kendi yakın çevrelerine yapmaktadırlar. Bu hem yakınlara vefa borcunu ödemek hem de stratejik açıdan onlar için önemli bulunmaktadır.
Bulunan paradan manevilerin hakkıdır diyerek bir miktar para toprağa geri bırakılmazsa , '' manevilerin tasallatundan kurtulmak mümkün olmaz '' inancı onlarda hakim duygudur. Birde , bu paranın bir miktar (1/5) zekatı verilmezse o paradan hayır görülmes , bilakis bela ve musibetleri beraberinde getirir.
Bu bilgiler okuduğum güzel bir kitaptan alıntıdır. Tamamen benim el yazımdır..
DEFİNELERİN ZEKATI
İslam'ın '' Fıkıh literatüründe ''Kenz'' olarak nitelendirilen , gömülü bulunduğu yerden çıkarılan ve sahibi bilinmeyen altın , gümüş , paralar , silahlar , aletler , ev eşyaları vb. mal ve eşyaya verilen isim ... İslam fıkhına göre defineler üçer ayrılır:
1. İslami Defineler: Üzerinde İslami işaret bulunan , Müslümanlara ait olduğu işaret ve simgeleriyle kesin olan para ve eşyalar.
2. Cahilliye Devri Defineleri : İslam öncesi ya da İslam dışı milletlere ait simgeler ve tanrı , hükümdar resmi taşıyan para ve eşyalar.
3. Müştebah Defineler : Üzerinde belirleyici bir işaret veya simgesi , nakşı , baskısı karışık olduğundan hangi din mensubuna ait olduğu anlaşılmayan para ve eşyalar.
Hukuk ekollerinin ortak görüşüne göre ; İslam öncesin dönemden kalan defineler kural olarak beşte bir (Humus) oranında vergiye tabidir. (Altın,gümüş,bakır,silah,elbise vb. eşya içindir.) Definenin bulunduğu arazinin ev , bahçe , tarla gibi sahipli (mülk) veya dağ ve sahra gibi sahipsiz (mubah) arazi olması , hukukçuların çoğuna göre devletin vergi hakkını etkilemez. Beşte biri vergi olarak verildiği taktirde , beşte dördünün bulana ait olacağında hemen hemen görüş birliği vardır.
Müslümanlar tarafından gömülen para ve kıymetli eşya bulunmuş mal hükmündedir. Mülkiyeti , bulana veya o malın bulunduğu arazinin sahibine ait olmaz. Zaman aşımı mal sahibinin mülkiyet hakkını ortadan kaldırmadığı için bulanın o malı ortaya çıkarsa asıl sahibine iade etmesi gerekir. Bir yıl asıl sahibinin ortaya çıkmaması durumunda ise defineyi bulan onu hakime teslim eder veya fakirlere sadaka olarak dağıtır , fakirse kendisi harcayabilir.
Bizim gözlemlerimizde kaçak veya tesadüf elde edilen definelerle ilgili olarak , onu bulan kişiler 1/5 oranında ''Zekat'' dağıtma inancını taşımaktadırlar. Halbuki zekat kelimesinin define buluntuları için kullanılması tamamen yanlıştır.
Bizde burada olabilecek en sağlam İslamı kaynaklardan konuyla ilgili olarak dinimizin bakış açısını ortaya koymaya çalıştık . Yürürlükteki kanunların konuya ilişkin uygulaması ise takdir edileceği üzere buradaki mevzunun dışındadır.
Defineciyi zekat adı altında bulduğu paranın bir kısmını dağıtmaya sebep , o paradan hayır görememe endişesidir . Konuştuğumuz çok sayıdaki definecinin bu konuda cidden çok hassas olduğunu gözlemledik. Beşte bir oranında bir miktarı onların ifadesiyle zekat olarak dağıtmak bir gelenek halindedir. Bunun dağıtımını da ( ortaklar arasında ) karşılıklı olarak kendi yakın çevrelerine yapmaktadırlar. Bu hem yakınlara vefa borcunu ödemek hem de stratejik açıdan onlar için önemli bulunmaktadır.
Bulunan paradan manevilerin hakkıdır diyerek bir miktar para toprağa geri bırakılmazsa , '' manevilerin tasallatundan kurtulmak mümkün olmaz '' inancı onlarda hakim duygudur. Birde , bu paranın bir miktar (1/5) zekatı verilmezse o paradan hayır görülmes , bilakis bela ve musibetleri beraberinde getirir.