Uydular, dünyadaki amaçlarının ne olduğuna bağlı olarak pek çok şekilde gözlem yaparlar. Genel olarak, bu işleme uzaktan algılama denir. En belirgin uzaktan algılama türü, yalnızca yerin fotoğraflarını çekmektir. Casusluktan hava örneklerini gözlemlemeye kadar, bahsettiğimiz tüm nedenlerden dolayı kullanılabilir.
Ancak uyduların dünyayı gözlemlemelerinin tek yolu bu değildir. Görünür ışık, elektromanyetik spektrumun (veya EM) yalnızca bir parçasıdır. Gözlerimizin gördüğü kısım bu. Ancak, kızılötesi, radyo, mikrodalga veya ultraviyole dalgalar gibi hissedebileceğimiz başka spektrum parçaları da vardır. Dünya yüzeyindeki malzemeler, spektrumun farklı kısımlarını farklı şekillerde yansıtır. Mikrodalgalar belirli katmanları (bulutlar gibi) görmek için kullanılabilir: bir mikrodalga darbesi yayılır, yerden seker ve daha sonra tekrar uydu tarafından algılanır. Okyanuslara nüfuz etmek için benzer teknikler kullanılabilir. Herhangi bir sıcak nesne kızılötesi üretir, kızılötesi bu nedenle ısıyı algılamak için kullanılabilir; insanlar kızılötesi kameradaki bir ocak gibi yanar. Bu yöntem, askeri operasyonları gözlemlemede inanılmaz derecede faydalıdır.
Elektromanyetik spektrumun her bölümü, dünya
yüzeyi hakkında size farklı bilgiler verir.
Bazı uydular, yerdeki herhangi bir şeyi doğrudan gözlemlemeden sinyaller göndermek ve almak için kullanılır. Bu tip uydular haberleşme uydularıdır (telefon, tv yayını, internet vs).
Son olarak bahsedeceğim ise yeni kullanılmaya baslanan lazer teknolojisine sahip uydulardır ki bunlar yukarıda bahsettiğim uyduların daha gelişmiş versiyonlarıdır ve santimetre veya saniye bazındakı aralığı milimetre ve saniyenin altında kalan bir ölçü aralığına çekmektedirler.
Yeraltını görebilmek için uydudan atılan sinyalin ilk yüzeyi es gecmesi gerekir ama hangi farklı yüzeye kadar es geçmesi gerektiği de belirtilmelidir ve her yüzey için verilecek sayısal değerin de değişkenlere bağlı olarak bilinmesi gerekir.

En sade anlatimi yaptim sanirim bu sefer.