Koray Kor
Editör
- Katılım
- 9 May 2017
- Mesajlar
- 570
- Tepkime puanı
- 967
- Puanları
- 11
Define bulma tutkusu insanoğlunun geçmiş uygarlıkların bıraktıkları işaretlere olan ilgisini artırmıştır. Çok eski zamanlardan kalma, saklı, sahibi bilinmeyen ve kıymetli taşınır bir değerli olarak tanımlanan define kavramı Türk halk kültürünün içinde çok önemli bir yere sahiptir. Define ile eski eser veya bu terimin yerine son 32 yıldır kullanılan kültür varlığı kavramı ilişkisi tarihsel süreçte varlığını devam ettirmiştir.
Tanzimat ile birlikte Osmanlı döneminde başlayan reform girişimleri sürecinde ele alınan antik eser anlayışı Avrupa’dan örnek alarak gelişmiştir. Avrupalı araştırmacılar eski eser bakımından zengin Osmanlı coğrafyasını yağmalamaya başlamışlardır. Bu çerçevede, Osman Hamdi Bey dönemine kadar antik eserlerin araştırılması ve yurt dışına çıkarılmasını önlemeye ilişkin yapılan çabalar istenilen düzeyde olmamıştır. Avrupa’da gelişen müzecilik anlayışının beraberinde getirdiği kültür varlığı talebi çerçevesinde, Osmanlı devletinin kültür varlığı kaçakçılığından en çok zarar ve tahribat gören ülke haline geldiği belirtilebilir.
8 Eylül 1805 tarihli belgede, 19.yüzyıl başlarında Osmanlı yönetiminde eski eser anlayışı politikalarının anlaşılması bakımından önemlidir. Kütahya’da Bayram oğlu isimli kişinin gizlice yaptığı define aramalarında 559 adet eski Ceneviz sikkesinin bulduğunun öğrenilmesinin ardından tutuklandığı belirtilmektedir. Darphane-i Amire tarafından sikkeler üzerinde yapılan incelemede mali değerinin fazla olmaması nedeniyle hazine tarafından el konulmasına gerek görülmediği anlaşılmasıyla anılan kişi serbest bırakılmıştır.
Osmanlı döneminde çıkarılan kültür varlıkları ve korunması ilk özel hukuki düzenleme olan 1869 yılında çıkarılan Eski Eser Tüzüğü olarak adlandırılan Asar-ı Atîka Nizamnamesinde definecilik ile ilgili hükümlere rastlanmamaktadır. Definenin cinler tarafından korunduğuna, defineyi almak içinde cinlerle anlaşmak gerektiğine inanılan ve definecilikten ilk kez bahseden hukuki metin eski eserlerin yurt dışına kaçırılmasını kolaylaştırmakla eleştirilen 1874 yılında çıkarılan Asar-ı Atîka Nizamname sidir.
1874 yılında çıkarılan Asar-ı Atîka Nizamnamesinin 4. maddesi “eski eser” veya “define” araştırması yapmak isteyenlerin, doğrudan ya da mahalli idareciler aracılığıyla Maarif Nezaretinden izin almaları gerektiğini hükme bağlamaktadır. Defineciliğin nasıl ve ne şekilde yapılacağı ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermese de, definecilikten eski eser mevzuatı içinde ilk kez bu Nizamname aracılığıyla bahsedilmiştir. Osmanlı devletinde Osman Hamdi Beyin öncülüğünde 1884 yılında yeni bir Asar-ı Atîka Nizamnamesi çıkarılmış ve bu nizamname ile eski eser tanımı yapılarak, eski eserlerin yurt dışına çıkarılması yasaklanmıştır. İlk olarak define ve definecilikle ilgili sınırlı hükümler içeren Asar-ı Atîka Nizamnamelerinin kapsamı zamanla genişletilmiştir. Son nizamname Cumhuriyet döneminde uzun bir süre geçerli olmuştur. Defineciliğin yeniden yasal düzenlemeye bağlandığı 1973 tarihli ve 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu, Cumhuriyet döneminin ilk koruma yasası olarak kabul edilmiştir.
Türk Medeni Kanununda define arama vatandaşlara bir hak olarak verilmiştir. 1710 sayılı kanun Cumhuriyet tarihinde ilk kez defineciliği yasa kapsamına almış ve 46. maddesiyle Kanunun 1.maddesinde belirtilen eski eser kapsamına giren taşınmazlar ile mezarlıklar dışında define aranması izni hükme bağlanmıştır. Kanuna göre define arama ruhsatı Milli Eğitim Bakanlığınca verilecek olup, arama sırasında biri İçişleri Bakanlığı, biri Maliye Bakanlığı, biri de Milli Eğitim Bakanlığından olmak üzere üç temsilci hazır bulunacaktır. Bu konu, Kanunun anılan maddesi ile bir yönetmeliğe bağlanmış ve başvuranın aynı şekilde kazı izinlerinde olduğu gibi bazı şartlara haiz olması gerekliliği belirtilmiştir (1710 sayılı Eski Eserler Kanunu, 46.madde).
1983 yılında yürürlüğe konulan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ise definecilik ile ilgili 1710 sayılı Kanunun getirdiği mevcut hükümleri koruyarak daha da geliştirmiş ve yasanın 50. maddesinde definecilik konusu ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir (2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 50.madde). 1984 yılında define arama usul ve esaslarını belirten “Define Arama Yönetmeliği” çıkarılmıştır.
Definecilik için ilk olarak 1710 sayılı kanunla “eski eser sayılan taşınmazlar ve mezarlıklar dışında” izin verilen alandan 2863 sayılı kanunda “tespit ve tescil edilen sit alanlarının da çıkarıldığı görülmektedir. Bu alan koruması açısından kaydedilen gelişmeye işaret etmektedir. Diğer bir gelişme ise yevmiye, yolluk ve zaruri giderlerin define arayan kişiden peşinen tahsil edilmesi ile ilgilidir. 1710 sayılı kanunda düzenlenmesi yönetmeliğe devredilen bu işlem, 2863 sayılı kanunda kanun hükmüne bağlanmıştır. Definecilik ile ilgili diğer düzenlemelerde 1710 sayılı kanununun çizdiği genel çerçevenin korunmasına özen gösterilmiştir. Türkiye’de eski eser korumacılığı ve definecilik ile ilgili hükümlerin temelinin 1710 sayılı kanunla atıldığını söylemek mümkündür. 1987 yılında 3386 sayılı yasa ve 14.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ çerçevesinde 2863 sayılı kanunun bazı maddeleri değiştirilmiş 4 ve yeni maddeler eklenmiştir. Bu kanunda define arama da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından izne tabi tutulmuştur.
Tanzimat ile birlikte Osmanlı döneminde başlayan reform girişimleri sürecinde ele alınan antik eser anlayışı Avrupa’dan örnek alarak gelişmiştir. Avrupalı araştırmacılar eski eser bakımından zengin Osmanlı coğrafyasını yağmalamaya başlamışlardır. Bu çerçevede, Osman Hamdi Bey dönemine kadar antik eserlerin araştırılması ve yurt dışına çıkarılmasını önlemeye ilişkin yapılan çabalar istenilen düzeyde olmamıştır. Avrupa’da gelişen müzecilik anlayışının beraberinde getirdiği kültür varlığı talebi çerçevesinde, Osmanlı devletinin kültür varlığı kaçakçılığından en çok zarar ve tahribat gören ülke haline geldiği belirtilebilir.
8 Eylül 1805 tarihli belgede, 19.yüzyıl başlarında Osmanlı yönetiminde eski eser anlayışı politikalarının anlaşılması bakımından önemlidir. Kütahya’da Bayram oğlu isimli kişinin gizlice yaptığı define aramalarında 559 adet eski Ceneviz sikkesinin bulduğunun öğrenilmesinin ardından tutuklandığı belirtilmektedir. Darphane-i Amire tarafından sikkeler üzerinde yapılan incelemede mali değerinin fazla olmaması nedeniyle hazine tarafından el konulmasına gerek görülmediği anlaşılmasıyla anılan kişi serbest bırakılmıştır.
Osmanlı döneminde çıkarılan kültür varlıkları ve korunması ilk özel hukuki düzenleme olan 1869 yılında çıkarılan Eski Eser Tüzüğü olarak adlandırılan Asar-ı Atîka Nizamnamesinde definecilik ile ilgili hükümlere rastlanmamaktadır. Definenin cinler tarafından korunduğuna, defineyi almak içinde cinlerle anlaşmak gerektiğine inanılan ve definecilikten ilk kez bahseden hukuki metin eski eserlerin yurt dışına kaçırılmasını kolaylaştırmakla eleştirilen 1874 yılında çıkarılan Asar-ı Atîka Nizamname sidir.
1874 yılında çıkarılan Asar-ı Atîka Nizamnamesinin 4. maddesi “eski eser” veya “define” araştırması yapmak isteyenlerin, doğrudan ya da mahalli idareciler aracılığıyla Maarif Nezaretinden izin almaları gerektiğini hükme bağlamaktadır. Defineciliğin nasıl ve ne şekilde yapılacağı ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermese de, definecilikten eski eser mevzuatı içinde ilk kez bu Nizamname aracılığıyla bahsedilmiştir. Osmanlı devletinde Osman Hamdi Beyin öncülüğünde 1884 yılında yeni bir Asar-ı Atîka Nizamnamesi çıkarılmış ve bu nizamname ile eski eser tanımı yapılarak, eski eserlerin yurt dışına çıkarılması yasaklanmıştır. İlk olarak define ve definecilikle ilgili sınırlı hükümler içeren Asar-ı Atîka Nizamnamelerinin kapsamı zamanla genişletilmiştir. Son nizamname Cumhuriyet döneminde uzun bir süre geçerli olmuştur. Defineciliğin yeniden yasal düzenlemeye bağlandığı 1973 tarihli ve 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu, Cumhuriyet döneminin ilk koruma yasası olarak kabul edilmiştir.
Türk Medeni Kanununda define arama vatandaşlara bir hak olarak verilmiştir. 1710 sayılı kanun Cumhuriyet tarihinde ilk kez defineciliği yasa kapsamına almış ve 46. maddesiyle Kanunun 1.maddesinde belirtilen eski eser kapsamına giren taşınmazlar ile mezarlıklar dışında define aranması izni hükme bağlanmıştır. Kanuna göre define arama ruhsatı Milli Eğitim Bakanlığınca verilecek olup, arama sırasında biri İçişleri Bakanlığı, biri Maliye Bakanlığı, biri de Milli Eğitim Bakanlığından olmak üzere üç temsilci hazır bulunacaktır. Bu konu, Kanunun anılan maddesi ile bir yönetmeliğe bağlanmış ve başvuranın aynı şekilde kazı izinlerinde olduğu gibi bazı şartlara haiz olması gerekliliği belirtilmiştir (1710 sayılı Eski Eserler Kanunu, 46.madde).
1983 yılında yürürlüğe konulan 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ise definecilik ile ilgili 1710 sayılı Kanunun getirdiği mevcut hükümleri koruyarak daha da geliştirmiş ve yasanın 50. maddesinde definecilik konusu ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir (2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 50.madde). 1984 yılında define arama usul ve esaslarını belirten “Define Arama Yönetmeliği” çıkarılmıştır.
Definecilik için ilk olarak 1710 sayılı kanunla “eski eser sayılan taşınmazlar ve mezarlıklar dışında” izin verilen alandan 2863 sayılı kanunda “tespit ve tescil edilen sit alanlarının da çıkarıldığı görülmektedir. Bu alan koruması açısından kaydedilen gelişmeye işaret etmektedir. Diğer bir gelişme ise yevmiye, yolluk ve zaruri giderlerin define arayan kişiden peşinen tahsil edilmesi ile ilgilidir. 1710 sayılı kanunda düzenlenmesi yönetmeliğe devredilen bu işlem, 2863 sayılı kanunda kanun hükmüne bağlanmıştır. Definecilik ile ilgili diğer düzenlemelerde 1710 sayılı kanununun çizdiği genel çerçevenin korunmasına özen gösterilmiştir. Türkiye’de eski eser korumacılığı ve definecilik ile ilgili hükümlerin temelinin 1710 sayılı kanunla atıldığını söylemek mümkündür. 1987 yılında 3386 sayılı yasa ve 14.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5226 sayılı ‘Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ çerçevesinde 2863 sayılı kanunun bazı maddeleri değiştirilmiş 4 ve yeni maddeler eklenmiştir. Bu kanunda define arama da Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından izne tabi tutulmuştur.