- Katılım
- 22 Şub 2015
- Mesajlar
- 2,581
- Tepkime puanı
- 1,555
- Puanları
- 20
- Yaş
- 65
İyi Saatte Olsunlar
İyi saatte olsunlar dediğimiz çağrışımlar, doğaları gereği tanımlanmaları zor gelip gitmelerdir. Ortada bir tuhaflık olduğunun dışında hemen her şey belirsizdir. Bir yer, bir anda size geçmiş bir olayı çağrıştırabilir ve zaman, ansızın beklenmedik biçimde geriye gidiverir. Şamatacı hayaletler, önlerine geleni yerlere fırlatarak gürültü ve karmaşa yaratırlar. Sonra ötekiler de var -en korkunçları- hani şu huzura kavuşamamış ruhlardan söz ediyoruz. Gölgelerin ve hayallerin, garip seslerin ve kasvetli ortamların yaratıcıları bunlardır ve bunların hiçbiri de gerçek anlamda açıklanamazlar.[1]
Türk kültüründe yaygın olarak kabul gören inanca göre bütün dünya ruhlarla doludur. Gerek İslamiyet öncesi düşüncede gerekse İslamiyet sonrasında yaşamaya devam eden bu inançlara göre ruhların kıyamete kadar dünya âleminde gezinti halinde olduğu; zaman zaman da insanoğlunun karşısına çıktığı anlatılmaktadır. Cin, peri, congolos, üç harfliler, iyi saatte olsunlar vb. adlarla anılmakta, çeşitli kılıklarda, yalnız insanların karşısına tenha yerlerde çıktıklarına inanılmaktadır.[2]
Halk inanışında cin sözcüğünün telaffuz edilmesi, o türden varlıkları çağırmak anlamına geldiği için hoş karşılanmaz. Bu tür varlıklar anlatılırken “iyi saatte olsunlar, bizden iyiler, üç harfliler” gibi dolaylı ifadeler kullanılır ya da sadece ima yoluyla bu varlıklara işaret edilir.[3]
Doğada ya da ıssız yerlerde tuvalet ihtiyacı giderilirken "iyi saatte olsunlar" diye dua okunması ya da seslenilmesi de Şamanist bir özelliktir.[4]
Karanlık ormanlarda yaşayan kötü ruhların, cinlerin, perilerin özellikle geceleri ortaya çıktıklarına ve eğlenceler yaptıklarına inanılmaktadır. “Gecenin hayrından gündüzün şerri iyidir” atasözünü bu anlamda değerlendirmek gerekmektedir.
Tekin olmayan yerlerden mümkün olduğunca gece geçmemeye dikkat edilmesi tembihlenmektedir. Gece geçmek zorunda kalınırsa üzerinde kutlu bir nesne (demir, kurttırnağı, gök boncuk, vs.) taşımak ve dua etmek gerektiği (kam dualarından Kuran ayetlerine kadar her çeşit dua olabilir) de yaygın bir inanıştır.
Ormanı sahiplenen bu ruhların bir lakabı “iyi saatte olsunlar”dır. “İyi saatlerinde olsunlar ki hastalık vermesinler, birilerinin başına musallat olmasınlar” anlamında kullanılmaktadır. O yüzden, lakapları söylenirken bile çok alçak ses çıkarılması gerektiği belirtilmektedir.[2]
Kaynaklar
[1] Judy Allen, "Bilinmeyenler Ansiklopedisi", Gün Yayıncılık, İstanbul 2006.
[2] Yrd. Doç. Dr. Pervin Ergun, "Türk Kültüründe Ruhlar ve Orman Kültü", Millî Folklor, 2010, Yıl 22, Sayı: 87, s.113, 120.
[3] Yrd. Doç. Dr. Rezan Karakaş, "Diyarbakır’da Kırklı Kavramı ve Kırk Çıkarma Etrafında Oluşan İnanış ve Uygulamalar", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, s.69.
[4] Öğr. Gör. Dr. Nevin Algül, "Türk Kültüründe Şamanist İletiler", Marmara İletişim Dergisi, Sayı: 12, Ocak 2007, İstanbul, s.9.
İyi saatte olsunlar dediğimiz çağrışımlar, doğaları gereği tanımlanmaları zor gelip gitmelerdir. Ortada bir tuhaflık olduğunun dışında hemen her şey belirsizdir. Bir yer, bir anda size geçmiş bir olayı çağrıştırabilir ve zaman, ansızın beklenmedik biçimde geriye gidiverir. Şamatacı hayaletler, önlerine geleni yerlere fırlatarak gürültü ve karmaşa yaratırlar. Sonra ötekiler de var -en korkunçları- hani şu huzura kavuşamamış ruhlardan söz ediyoruz. Gölgelerin ve hayallerin, garip seslerin ve kasvetli ortamların yaratıcıları bunlardır ve bunların hiçbiri de gerçek anlamda açıklanamazlar.[1]
Türk kültüründe yaygın olarak kabul gören inanca göre bütün dünya ruhlarla doludur. Gerek İslamiyet öncesi düşüncede gerekse İslamiyet sonrasında yaşamaya devam eden bu inançlara göre ruhların kıyamete kadar dünya âleminde gezinti halinde olduğu; zaman zaman da insanoğlunun karşısına çıktığı anlatılmaktadır. Cin, peri, congolos, üç harfliler, iyi saatte olsunlar vb. adlarla anılmakta, çeşitli kılıklarda, yalnız insanların karşısına tenha yerlerde çıktıklarına inanılmaktadır.[2]
Halk inanışında cin sözcüğünün telaffuz edilmesi, o türden varlıkları çağırmak anlamına geldiği için hoş karşılanmaz. Bu tür varlıklar anlatılırken “iyi saatte olsunlar, bizden iyiler, üç harfliler” gibi dolaylı ifadeler kullanılır ya da sadece ima yoluyla bu varlıklara işaret edilir.[3]
Doğada ya da ıssız yerlerde tuvalet ihtiyacı giderilirken "iyi saatte olsunlar" diye dua okunması ya da seslenilmesi de Şamanist bir özelliktir.[4]
Karanlık ormanlarda yaşayan kötü ruhların, cinlerin, perilerin özellikle geceleri ortaya çıktıklarına ve eğlenceler yaptıklarına inanılmaktadır. “Gecenin hayrından gündüzün şerri iyidir” atasözünü bu anlamda değerlendirmek gerekmektedir.
Tekin olmayan yerlerden mümkün olduğunca gece geçmemeye dikkat edilmesi tembihlenmektedir. Gece geçmek zorunda kalınırsa üzerinde kutlu bir nesne (demir, kurttırnağı, gök boncuk, vs.) taşımak ve dua etmek gerektiği (kam dualarından Kuran ayetlerine kadar her çeşit dua olabilir) de yaygın bir inanıştır.
Ormanı sahiplenen bu ruhların bir lakabı “iyi saatte olsunlar”dır. “İyi saatlerinde olsunlar ki hastalık vermesinler, birilerinin başına musallat olmasınlar” anlamında kullanılmaktadır. O yüzden, lakapları söylenirken bile çok alçak ses çıkarılması gerektiği belirtilmektedir.[2]
Kaynaklar
[1] Judy Allen, "Bilinmeyenler Ansiklopedisi", Gün Yayıncılık, İstanbul 2006.
[2] Yrd. Doç. Dr. Pervin Ergun, "Türk Kültüründe Ruhlar ve Orman Kültü", Millî Folklor, 2010, Yıl 22, Sayı: 87, s.113, 120.
[3] Yrd. Doç. Dr. Rezan Karakaş, "Diyarbakır’da Kırklı Kavramı ve Kırk Çıkarma Etrafında Oluşan İnanış ve Uygulamalar", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, s.69.
[4] Öğr. Gör. Dr. Nevin Algül, "Türk Kültüründe Şamanist İletiler", Marmara İletişim Dergisi, Sayı: 12, Ocak 2007, İstanbul, s.9.