Roma'da Ölü Gömme Çeşitleri ve Gelenekleri

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
3,486
Puanları
23
Konum
Galatia
ROMA’DA KREMASYON, İNHUMASYON ve
MUMYALAMA
Cicero ve Plinus’a göre inhumasyon Roma’daki temel ölü gömme biçimidir.
Ancak 12 Tablet Kanuna göre her iki âdetin de, M.Ö. 5.yy’da aynı anda
uygulandığına tanık olunmaktadır. Lucretius’a göre, (Titus Lucretius Carus, M.Ö.
99 - M.Ö. 55 yılları arasında yaşamış, yazılarını bitiremeden çıldırmış, kendi eliyle
canına kıymış, Roma dönemi şairi) Roma’da, Geç Cumhuriyet Dönemi’nde
birbirinden farklı üç tür ölü gömme metodu uygulanmaktaydı: Bunlar,
1. Kremasyon,
2. İnhumasyon ve
3. Mumyalama’dır.
Kremasyon M.S. 1. yy’a kadar etkisini sürdürmüştür. Ancak Hadrian
(M.S. 117-138) ile birlikte Roma’nın her yerinde sıkca kullanım gösteren
lahit yapımıyla birlikte, inhumasyon yavaş yavaş kremasyonun yerini
almaya başlamıştır.
M.S. 2. yy’da inhumasyon baskın hale gelmiş ve 3. yy’ın ortalarında da
Roma’nın bütün eyaletlerinde kremasyon, uygulamasına son verilmiştir.
Kremasyonun terk edilmesini, Hıristiyanlığın gelişine bağlamak, çok
doğru olmaz. Çünkü, kremasyondan inhumasyona dönüşümün
yaşandığı dönem, Hıristiyanlığın bu tür bir etkide bulunması için çok
erken bir dönemdir.
İster yakılarak (kremasyon), isterse bütün beden halinde
gömülmüş (inhumasyon) olsun, ölülerin gömüldükten sonra da,
farklı bir biçimde hayat sürdükleri inancı bu dönemde de
egemendi. Mezarlara bırakılan sunular ile mezarlarda görülen
bazı delikler ve borular, dünyada yaşayanlarla, yer altı
dünyasındaki ölülerin aynı yemeği paylaşmaları âdetiyle
birleştirince, mezar içinde ölüm sonrası, aktif bir hayatın
varlığıyla ilişkili, Roma inancını doğrular niteliktedir.
Ölmüş bedenin onurlandırılmasının bir diğer yolu mumyalamadır. Bu, Roma’da uygulanan bir
ölü gömme yöntemidir. Lucretius’un aktardığı kadarıyla bu adet, Geç Cumhuriyet Dönemi’ne
aittir. Ancak, kremasyon ve inhumasyona göre, çok yaygın olarak uygulanmamıştır.
Mumyalanmış cesetlerin, Roma uygarlığının Mısır gelenekleri ile tanıştıktan ve gerekli bilgi ve
deneyimleri edindikten sonraki dönemlerde uygulandığı kabul edilmektedir. Ancak bu egzotik ve
aynı zamanda pahalı olan yöntemin, Roma’da hiçbir zaman çok fazla yaygınlık kazanmadığını da
vurgulamak gerekir.
• Ölen kişi için yerine getirilmesi gereken adetleri tanımlayan “Funus” terimi,
ölen kişinin kim olduğuna bağlı olarak dört farklı tip göstermektedir:
FUNUS TRANSLATİCUM: Fakir ya da zengin; ama halktan, halk
tarafından sevilen kişiler,
FUNUS MİLİTARE: Asker kökenli kişiler,
FUNUS PUPLİCUM: Ölen kişi Devlet hizmetinde bulunmuş kişiler,
FUNUS İMPERATORUM: İmparator ve ailesinden kişiler için düzenlenen
farklı tipte funusları ifade etmektedir.

¶¶ FUNUS İMPERATORUM: Tarihsel kayıtlar içerisinde pek çok Roma İmparatoru için yapılmış
olan funus imperatorumlar bulunmaktadır. Örneğin, öldürülmesinden sonra Julius Sezar’ın
cesedi Roma Forum’a taşınmış ve burada onun adına Markus Antonius, uzun bir konuşma
yapmıştır. Halka açılan cenaze büyük ilgi görmüş, ardından gerçekleştirilen kremasyonu
sırasında törene katılan kadınlar takılarını ve diğer mücevherlerini ateşe atmışlardır.
Kremasyondan sonra, Sezar’ın azat edilmiş kölesi, Sezar’ın kemiklerini ve küllerini toplamış ve
aile mezarlığına gömmüşlerdir.

∆ Cesedin gömülme alanına akrabaları, arkadaşları ve diğer davet
edilen insanlar tarafından götürülmesi en olağan uygulamaydı. Bu
insanlar genellikle siyah lugubria giyerdi. ( Geleneksel olarak antik
Roma geleneğine göre ölünün taşınması gece meşaleler eşliğinde
gerçekleştirilir; çocuklar ile fakirlerinki gündüz yapılırdı.) Varlıklı
ve maddi durumu iyi ailelerin ölüleri, özenle hazırlanmış bir
platform üzerinde nekropole taşınırdı. Ölüyü taşıyanlardan ölünün
omzuna denk gelen kişi ölünün en yakın akrabası ya da en yakın
erkek arkadaşı ya da onun yeni azat edilmiş bir kölesi olurdu.
Cesedi nekropole taşıyanların sayısı fakirlerde görüldüğü gibi dört kişiyken, ölenin
durumuna göre sekiz kişiye kadar da çıkabilirdi. Tanınmış kişilerin cenazeleri söz
konusu olduğunda, törenin bir kısmı Roma Forum’da yapılır ve ölünün yüzünden
alınmış kendisine olabildiğince benzeyen bir maskı (imaco) hazırlanır ve bu maskı
akrabaları ve arkadaşları cenaze işlemleri sürecinde yüzlerine takarlardı.
Cumhuriyet döneminin sonlarına doğru mask geleneğinin yanı sıra törende taşınan
büstler de ortaya çıkmıştır. Cenaze ekibi inhumasyon ya da kremasyon alanına
geldiğinde, özel bir ritüel yapılır ve ölünün bedenin üzerine bir miktar toprak
atılırdı. Kremasyonda bir kısmı daha önceden gömülmüş kül ve kemiklerin üzerine
toprak atılırdı.( İnhumasyonlarda fakirler doğrudan toprağın içine bırakılır ve boylu
boyunca yatırılarak üzeri toprakla örtülürdü. )

¶∆¶ Önemli Kısım :
Zenginler, özenilerek islenmiş lahitler içine yerleştirilirdi. Bu lahitler mermer, taş,
terrakota, kurşun veya ahşaptan olabilirdi. Kurşun lahitler genelde ahşap ya da taş
olanların üzerine geçirilirdi. Bedenin ve üzerine yatırıldığı düzeneğin yakılması ya
küllerin gömüleceği yerde ya da kremasyon için özel olarak ayrılmış olan alanlarda
gerçekleştirilirdi. Ateşi sağlayacak materyaller dikdörtgen bir yığın halinde üst üste
dizilmiş olan odun ve tutuşmayı sağlaması için papirüs dallarından oluşurdu. Ölünün
gözleri yakılmadan önce açılır ve çevresi pek çok değerli hediye ve kişisel eşyaları ile
donatılırdı. Hatta bazen ev hayvanlarının da ruha eşlik etmesi için kremasyon alanında
öldürülerek cesedin yanına bırakıldığı olurdu. Meşale ile başlatılan ateş söndüğünde ve
beden ateş ile tüketildiğinde küller şarap ile ıslatılırdı. Yanmış kemikler ve kalan küller
ölünün yakınları tarafından toplanır ve altar biçimli mermer kül kapları, taş, terrakota,
alabastron, altın, gümüş ya da bronzdan urneler gibi faklı kaplar içine konulurdu.

Ölüm ve cenaze ile ilgili yerine getirilmesi gereken pek çok
sosyal ve kanuni düzenleme bulunmaktaydı. Aile tarafından
yerine getirilmesi gereken pek çok işlem vardı. Cenazeden
döndüklerinde akrabalar ateş ve su ile arınmayı içeren bir
suffitio’dan geçmek zorundaydılar. Ölenin nekropole
götürüldüğü gün ölenin evinde temizlenme seremonileri
başlardı. Bunu takiben aynı gün bir cenaze yemeği düzenlenir
ve ölünün onuruna mezarı başında yenirdi. Gömülmenin
dokuzuncu gününde mezarın başında bir kez daha yemek yenir,
tüm yas sona erdiğinde ise mezarın üzerine libasyon yapılırdı.
Yemek sunuları mezarda ölü için bırakılır ve bazen çevredeki
açlar tarafından yenirdi.
Ölünün yattığı yerde herhangi bir biçimde rahatsız
edilmesi, cezalandırılması gereken bir davranış olarak
kabul edilirdi. Ölen kişi yıl boyunca, akrabaları ve
arkadaşları tarafından mezarında yenilen yemeklerle, yas
günlerinde ve ölülerin anıldığı yıllık festivallerde ve
bunun gibi değişik zamanlarda anılırdı. İnhumasyon ya
da kremasyon mezarlarında ölünün doğrudan üzerine
dışarıdan yiyecek ve içecek dökülmesini sağlayacak boru
ve deliklerin varlığı ise, Roma dünyasının pek çok yerinde
görülebilen bir ayrıntıydı.

¶ Ekonomik durumu zayıf olanlar yanmış kemik ve külleri ucuz
toprak kaplara veya cam şişelere ya da en fazla kurşun kutulara
koyarken, orta ve daha üst sınıftan insanlar, daha pahalı
malzemeler kullanmışlardır.
Katakomplarda duvarlardaki nişlerde yer alan columbaria’lara
konulmak üzere yapılmış kül sandıkları (ostothek) üretilmişlerdir.
Lahitler, sosyal sınıf farklılıklarının ortaya konulması açısından
büyük önem taşımaktadır. Ekonomik durumu elverişli olanlar,
dışa bakan yüzleri çok çeşitli konu, ve mitolojik anlatımlarla
bezenmiş lahit yaptırabilirken; ekonomik durumu iyi olmayan
mezar sahipleri, daha sade lahitler kullanmışlardır.

Not: Bilgiye aç dimağların ıskalamaması gereken bilgiler mevcut konunun içerisinde. Hatta çoğu konu açan arkadaşlarımızın sordukları sorulara cevap veren bilgileride satır aralarında bulmak mümkün. ?
 

Gönül_Eri

Moderatör
Moderatör
Katılım
24 Kas 2018
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
3,486
Puanları
23
Konum
Galatia
Özellikle bu işlere yeni başlayanlar için güncel.
 
Üst