Dara antik kenti ve cevresi

Mal bulanındır

BELKIDE INSANLARIN ELINDE KALAN SON SEY UMUTLARIDI
Katılım
27 Nis 2018
Mesajlar
7,967
Tepkime puanı
9,648
Puanları
23
Konum
Yaşamın olduğu her yer
Resimler icin alttaki linke tiklayiniz
dara antik kenti - Google'da Ara


mardin Omerli kaynakkaya koyu ve cevre Bolgede yasayanlar gozlem fikir gorsel deneyim amacli gezebilir
Romalılar tarafından askeri garnizon şehri Dara mevkii

Merdis-Marin Harabeleri: Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzey doğusundadır. Harabelerde Roma dönemine ait Kiliseler, sarnıçlar ve üzüm mağaraları mevcuttur.

Fıtvar Harabeleri: Derik’e 13 km. uzaklıkta Roma dönemi kültür mirasını önemli kalıntılarını ihtiva eden, antik bir harabedir.

Akbağ Harabeleri: Şehir merkezinden 13 km. uzaklıkta Akbağ Köyündedir.

Hofi ve Zorava Harabeleri: Büyük bir ilim ve ticaret merkezi olan harabe Derik İlçesine 18 km. uzaklıktadır. Roma dönemine ait çok sayıda ev eşyası kalıntılarıyla antik, yaşanmış bir medeniyetin günümüze bıraktığı bir harabedir.

Beşikkaya Harabeleri: Yaşanmış medeniyetlerin günümüze bıraktığı eserlerin otantik yapıda önemli bir harabedir.

Telbısım Harabeleri: Derik’in 1 km. güneyinde yer alan bu antik kent, Tepebağ Köyünde otantik yapıda beklediği önemli bir harabedir.

Ramanus Harabeleri: Nusaybin’in 40 km. doğusunda olan antik kent Kasribelak Köyünde bir harebedir.

Kefertut Harabeleri: Kızıltepe’ye bağlı Koçlu Köyündedir. Ayrıca Kızıltepe’de, Salah, Harzem, Bellüke, Hafri (Yurderi), Amrud Harabeleri mevcuttur
MARDİN MANASTIR VE KİLİSELERİ

Mardin ve çevresinde çeşitli inançlara hizmet eden manastır ve kiliseler bulunmaktadır. Bunların arasında Süryani manastır ve kiliseleri çoğunluktadır. Mardin 1932 yılına kadar Süryanilerin patriklik merkezi olmuş ve bu nedenle de Mardin başta olmak üzere yörede birçok manastır ve kilise yapılmıştır. Patrikliğin bu tarihten sonra Suriye’ye götürülmesine rağmen yöre Süryaniler açısından önemini yitirmemiştir.

Aramilerin Hıristiyanlığı kabulünden sonra Suriye-Asur sözcüklerinden Süryani kavramı ortaya çıkmıştır. Süryaniler Anadolu’da ilk dini yerleşim merkezlerini Antakya ve Urfa’da kurmuşlardır. Mardin’de 493 yılında yaptırılan Deyru’z-Zaferan (Deyrüzzafaran) Manastırı ile Süryanilerin önemli bir merkezi olmuştur.


Dayru’z-Zaferan (Deyrüzzzafaran) Manastırı (Merkez)
Mardin’in 3 km. doğusunda bulunan Daru’z-Zaferan Manastırı Yukarı Mezopotamya’ya bakan yamaçlarda bulunmaktadır. Manastırın güney kısmı dışında çevresi dağlarla çevrilmiştir.

Manastır IV. Yüzyılda kurulmuş Süryani cemaatinin önemli bir dini merkezi olmuştur.IX-X. Yüzyıllarda en parlak dönemini yaşamış, 1293-1932 yılları arasında da patriklikmerkezi olmuştur.

Bizans’ın baskısına karşılık Antakya merkez kilisesinde bulunan temel taşı da Dayr’uz-Zaferan’a taşınmıştır. Süryani havarilerinden Petrus adına dikilen bu taşın Hz. İsa’dan kaynaklanan bir de kutsal önemi vardır. Hz. İsa’nın Petrus’a “Temel kaya sensin, senin üzerinde kilisem inşa olunacaktır” dediği ve bu taşın da dikildiği kilisenin merkez olduğu kabul edilmiştir. Yapımındaki harçta yörede yetişen zaferan çiçeği kullanıldığı için de bu temel taşından ötürü kiliseye Deyru’z-Zaferan Kürsüsü Kilisesi denilmiştir. Bu olaydan sonra da kilise Süryanilerin haç merkezi konumuna gelmiştir.

Her yıl dünyanın çeşitli yörelerinden Süryaniler, 700 yıla yakın bir süre bu manastırı görmek için Mardin’e gelmektedir.

Manastırın ne zaman kurulduğu konusunda kesin bir tarihlendirme yapılamamaktadır. Bununla beraber manastırın Mardin ili ile birlikte kurulduğu sanılmaktadır. Bu manastır ilk defa XIX.yüzyılda dikkati çekmiştir. Manastırın en büyük özelliklerinden birisi de süryani patriklerinden elli ikisinin burada gömülü ve özel şekilde korunmakta oluşudur.

çevresi yüksek duvarla çevrili olan manastırın çevresinde çok eski tarihlere inen mahzenler, kemerler ve burçlar bulunmaktadır.

Manastır iki katlı büyük bir bina olup, duvarlarının alt kısmında 1.00x3.00 m. boyunda blok taşların harçsız olarak birbiri üzerine oturtulduğu görülmektedir. Bunun üzerine yöresel taşlardan manastırın duvarları örülmüştür. Manastırın mimari yönden en büyük özelliği tavanlarıdır. Manastırın mozaikli mihrabı orijinal halini korumuştur. Ayrıca mabedin her iki tarafında kurban sunulan kemerli bölümler bulunmaktadır. Yapının içerisindeki kubbe ve sütunlar ile ahşap el işlemeli kapıları da orijinalliğini korumaktadır.

Manastır çeşitli dönemlerde yapılan eklerle genişletilmiş, ayrıca farklı dönemlere ait Mor Hanonya, Meryem Ana, Mor Petros kiliseleri ile bir şapel burada yapılmıştır. Ayrıca kuzeyindeki dağda kayalara doyulmuş olarak, belirli aralıklarla Meryem Ana, Thedoros, Mor Yakub, Mor İzozoli, Mor Behnam manastırlarıyla Mor Yusuf Savmaası yapılmıştır.

Mar Barbara Manastırı (Merkez)
Mardin il merkezinde bulunan Mar Barbara Manastırı, XVII.yüzyılda yapılmıştır. Kaynaklarda bu manastır ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Kesme taştan dikdörtgen planlı kilisenin yanında manastırın müştemilat yapıları bulunuyordu. Günümüzde bu manastır harabe halindedir.

Mor Efram Manastırı (Merkez)
Mardin’de bulunan bu manastırı Patrik Cercis Şelhet 1884 yılında yaptırmıştır. Kesme taştan yapılan kilise, çevresinde papaz odaları ve çeşitli yapılardan oluşmuştur. Günümüzde harap bir durumdadır.

Mar Petrus ve Paulus Kilisesi (Merkez)
Mardin Gül Mahallesi’nde bulunan bu kilise, Patrik II. Abdullah döneminde Papaz Abdülmesih’in çabaları ile Aziz Petrus ve Paulus adına 1914 yılında yapılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan kilise dikdörtgen planlı olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Taş işçiliğinde dikkati çeken bir bezemeye rastlanmamaktadır. Kilisenin en büyük özelliği kök boyalarla el işinden yapılmış olan baskı perdeleridir.

Mor İliyo Kilisesi (Merkez)
Mardin Kalesi’nde bulunan bu kilise III.yüzyılda yapılmıştır. Kesme taştan yapılan kalenin mimari yapısını tam olarak tespit edebilmek mümkün olamamıştır.

Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi (Merkez)
Mardin Şar Mahallesi’nde bulunan bu kilisenin V.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Kırk din şehitlerine ait kemiklerin 1170’de bu kiliseye getirilmiş olmasından ötürü aynı zamanda Kırk Şehitler Kilisesi ismiyle tanınmıştır. Günümüzde Mardin Metropolitlik Kilisesi’dir.

Kilise yöresel kesme taştan, geniş bir avlu içerisinde yapılmıştır. Duvar işçiliğinde son derece ince bir işçilik uygulanmıştır. Üç ayrı girişi olan kilisenin cephelerinde dantel gibi işlenmiş taş örgüler dikkati çekmektedir. Apsisi, çan kulesi ve 1500 yıllık kök boya perdeleri ile dikkat çekici bir yapıdır.

Surp Kevork (Kırmızı) Kilisesi (Merkez)
Mardin Ermeni cemaatinin kullandığı bu kilise, kayıtlarından öğrenildiğine göre 420 yılında yapılmıştır. Ancak değişik zamanlarda yapılan onarımlar sonucunda özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan kilisenin ibadet mekânı 10 payenin taşıdığı bir çatı ile örtülmüştür. Apsisindeki geometrik taş süslemeleri ile dikkati çekmektedir.

Protestan Kilisesi (Merkez)
Mardin il merkezinde bulunan bu kilise oldukça geniş bir alan üzerine 569 yılında yapılmıştır. Kesme taştan yapılmış olan kilisede geometrik ve çeşitli bitkisel motiflere yer verilmiştir.

Mor Hırmıs Kilisesi (Merkez)
Mardin il merkezinde bulunan bu kilise 430 yılında yapılmıştır. Başlangıçta Hıristiyanların kullandığı kiliseyi 1552 yılından sonra Nasturiler kullanmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan ve yer yer geometrik taş bezemelerin bulunduğu kilise de iki metropolitin mezarının bulunması daha da önem kazanmasına neden olmuştur.

Mor Yusuf Kilisesi (Merkez)
Mardin il merkezinde bulunan bu kilise Ermeni Meclis-i Mebusan üyesi Hovsep Kazasyan’ın önderliğinde ve Ermeni Katolik cemaatinin katkılarıyla Patrik VIII.Grigoryus tarafından Mardin Metropolitliğine getirilen Melkun Nazaryan tarafından yaptırılmıştır. Mimari Lole’dir. Kilisenin yapımına 1864 yılında başlanmış ve 1894 yılında da ibadete açılmıştır. Ayrıca kilisenin yanına ruhbanların ikametine ayrılan bir bina ile ruhban okulu da eklemiştir.

Kilisenin yapımı sırasında temellere rutubeti önlemek için tuzlar dökülmüş ve bundan sonra da temeller atılmıştır. Kilise kesme taştan bazilika planında olup, üzeri düz bir dam ile örtülüdür. İbadet mekânının içerisinde 21 sütun bulunmaktadır. Ayrıca altı apsisi ve koro balkonuna yer verilmiştir.

Meryem Ana Kilise ve Manastırı (Merkez)
Mardin il merkezinde bulunan bu kilisenin cemaati yeterli olmadığından uzun süre kendi halinde kalmış, l958 yılında ana caddenin genişletilmesi sırasında yıkılmıştır. Kilise, Patrik Antuan Semheri tarafından 1860 yılında yaptırılmıştır.

Kesme yöresel taştan yapılan kilise dikdörtgen planlı olup, ibadet mekanı 21 sütun ile üst örtüyü taşımaktadır. Kilise, patriğin oturduğu yer ve İncil okunan bölümlerdeki üzüm salkımı motifleri ile dikkati çeken bir yapı görünümündeydi.

Kilisenin yanında bulunan ve Antakya Patrigi İğnatios Benham Banni tarafından 1895 yılında yapılan patrikhane günümüzde Mardin Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Meryem Ana Kilisesi (Merkez)
Mardin Savur Kapı Mahallesi’nde bulunan kilisenin kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. 1857’de ibadete açılmıştır.

Kesme taştan yapılmış, üzeri dam ile örtülü kilise uzun süre terkedilmiş ve günümüze yıkık bir durumda gelmiştir.

Mor İvennis Kilisesi (Merkez)
Mardin, Eski Kale Köyü’nün güney doğusunda bulunan bu kilise 793 yılında Mor Circis Kilisesi ile birlikte yaptırılmıştır.

Kilise kesme taştan olup üzeri düz bir dam ile örtülmüştür.

Mor Circis Kilisesi (Merkez)
Mardin Eski Kale Köyü’nün kuzeybatısında bulunan bu kilise Mor İvennis Kilisesi ile birlikte 793 yılında yaptırılmıştır.

Kilise kesme taştan olup üzeri düz damla örtülmüştür.

Mor İliye Kilisesi (Merkez)
Mardin Çiftlik Köyü’nde bulunan bu kilisenin yapım tarihini belirten bir kitabe veya belgeye rastlanılmamıştır.

Kesme taştan, dikdörtgen planlı olarak yapılan kilisenin yanında ayrı bir bölüm halinde, alçak tavanlı iki oda bulunmaktadır. Bu bölümün ruh ve sinir hastalıkları tedavisinde yararlanıldığına inanılmıştır. Kilisenin Taka diye isimlendirilen bu bölümü ziyaret edilmektedir.

Mor Yakup (Mor Kuryakus) Kilisesi (Merkez)
Mardin Bülbül Köyü’nde bulunan bu kilisenin kitabesi bulunmadığı gibi kaynaklarda da yapım tarihini gösteren bir bilgiye rastlanılamamıştır. Bununla beraber III.yüzyılda manastır kilisesi olarak yapıldığı söylenmektedir.

Kesme taştan düz damlı olarak yapılan kilisede bezeme elemanlarına rastlanılmamıştır.

Meryem Ana Kilisesi (Merkez)
Mardin Göllü Köyü’nde bulunan bu kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir. Kesme taştan yapılmış olan kilise yıkık durumdadır.

Mor Yuhanna Kilisesi (Merkez)
Mardin Dereiçi (Kıllıt) Köyü’nde bulunan bu kilise 370 yılında yapılmıştır. Kesme taş ve moloz taştan yapılan kilise dikdörtgen planlıdır. Üzeri düz bir dam ile örtülüdür.
Bugünün Ömerli ilçesi'nin (eski adıyla Maserti köyü) kimin tarafından ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan arkeolojik çalışmalara göre ilçe merkezi ile Beşikkaya (eski adıyla Fafit) köyünün taş kemer, kubbe mimari yönünden benzerlikleri ilginçtir. Bu mimari tarzını ilk olarak kullanan uygarlıklar Sümerler ve Asurlulardır. Tarihte Yukarı Mezopotamya olarak anılan ve Ömerli'yi de içine alan coğrafyada Asur Devleti kurulmuştur. İlçedeki Yaylatepe (Hıbatok), Göllü, İkipınar, Beşikkaya (Fafit), Maserti harabeleri incelendikçe bu yerleşim yerinin çok eski olduğu bölgenin Asurlar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Türk İslam Devletlerinin hakimiyetinde kaldığı zaman zaman elde edilen paralardan ve heykellerden anlaşılmaktadır.

İlçe merkezinde tarihi eser olarak Süryanilere ait Süryani Kadim Mor Cırcıs Kilisesi vardır. Ne zaman kurulduğu belli olmayan bu kilise restore edilerek ibadete açılmıştır. Ömerli İlçesi ve çevresi için elde edilen belgelerin en eskileri Asurlara aittir. M.Ö. 1305 - 1274 tarihlerinden kalma kitaplarda Kaşinarı Dağları'ndan bahsedilmektedir. Bahsedilen bu yer Turabin'i yani Midyat, Ömerli, Mardin ve Cizre Bölgelerini kastetmektedir. Daha sonraki Roma ve Bizans kaynaklarında (Yunan yazarları Arrıanus ve Ptolemaeus'un eserlerinde Masion Dağı tabiriyle Mardin-Midyat Havzası'ndan bahsedilir. Bu havzanın en önemli merkezi de muhakkak ki Fafit (Beşikkaya Köyü)şehridir. M.S.589 tarihinde bu mıntıkada toplu halde Süryani, Nasturi, az miktarda Kildani ve Mahalmi yaşamıştır. M.S.1609 yıllarında Patrik Sotfo zamanında Müslümanlığı kabul etmişlerdir. Şehrin bir kaç devre geçirdiği yapılan kazılarda alt alta çıkan birkaç bina temelinden anlaşılmaktadır.

bu kazılar esnasında mozaik tabanlı evler, kuyumculuk sanayinde kullanılan beyaz toz, Asur, Pers, Bizans, Arap ve Osmanlı Devleti'ne ait çeşitli paralar, heykel ve heykelcilik, kilden testi ve küpler üzerindeki çeşitli motifler, resimler, süs eşyaları arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen ürünlerdir. Bilhassa Sümer ve Asurlular heykeltıraşlığa ve kral heykellerine önem verdiği için kazı neticesinde heykellere fazla rastlanması şehrin kuruluşunu eski tarihlere götürür. 1071 Malazgirt meydan muharebesinden sonra doğudan gelen Türk akıncıların, batıya geçerken bu yörede kaldıkları Süryani Kadim tarihinden anlaşılmaktadır.

1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim Han'ın Mercidabık ve Ridaniye Savaşlarından sonra Mardin ve yöresi Osmanlı İmparatorluğuna ihlak olmuştur. Zamanla Türkleşmişlerdir.

Ömerli ilçesi (Maserti köyü) Cumhuriyet ilk yıllarında Savur'a bağlı bir bucak iken 1953 yılında ilçe olmuştur. Bucak merkezi önceleri Ovabaşı (eski adıyla Metina) köyünde iken 1925 yılında günümüzdeki konumuna nakledilmiştir ve ilk Nahiye Müdürü de Kemal Efendidir.
 
Son düzenleme:
Üst